Konuların anlaşılması için yazıların kronolojik sıraya göre okunması önerilir.

3 Ekim 2015 Cumartesi

Dünyadışı Varlıklar (E.T.) ve Parapsikolojik İstihbarat, CIA Stargate Projesi


Bu blogda anlatılanları ve ilerde anlatılacakları, daha sonra da etrafınızdaki gerçek dünyayı anlamanız için öncelikle bu güne kadar öğrendiğiniz her şeyi bir kenara bırakmanız ve öyle devam etmeniz gerekiyor.
Yoksa hiçbir şey öğrenemez ve "onların" istediği düzeyde olan bilgilerle kölece çalışma-tüketme rotarında kalırsınız.

Bir önceki yazının başlangıcında Paganizm/Satanizmin, Satan'a tapmak olmadığı, olayın dinlerle alakasız olması ve işin bundan çok daha karışık olduğu kanıtlarla açıklanmıştır. Bazı şeylerin kesin olarak belirtilmesi gerekirse, Satan (Sanskritçe'de Ebedi Gerçek/Ebedi Tanrı anlamlarına gelir) ve diğer Pagan Tanrıları kendilerinin de belirttiği üzere Orion Kemeri'nde bir bölgedendirler (Antik Mısır'da burası Duat olarak geçer), Nordik ırkı olarak bilinen dünyadışı varlıklardır. Genelde iletişim için telepati ve astral projeksiyon denen bir yöntem kullanırlar, aynı yöntemleri insanlar da kullanabilir. Tek şart, iki tarafın da astral görme ve duymayı sağlayan çakralarının açık olmasıdır. Onların Orion'dan yaptığını siz ABD'deki bir arkadaşınıza da yapabilirsiniz, durum bu kadar basittir.

Antik insanlar hem astral teknoloji de hem de fiziksel teknolojide en üst seviyede olduğu için onlar bu durumu telefon görüşmesi kadar normal karşılıyordu.
iPhone 6'yı 1900'lerdeki insanlara tanıtmaya kalkarsanız alacağınız tepkiyi, 21.yüzyılda astral teknolojiyi tanıtmaya çalışırken alıyorsunuz.

Bunu insanların her konuda kör, bilgisiz ve güçsüz kalmasını isteyen düşman sağladı.
Bilmediğiniz bir şeyle savaşamazsınız.

Günümüzdeki sistemde, önceki yazımda ve bu yazımda da bahsedeceğim seviyedeki bilgilere neredeyse "gerçek dışı" gözüyle bakılıyor.
Hem de çoğu meta-fiziksel konu bilimsel olarak kanıtlandığı halde. Örneğin,  "Kuantum Teorisi Bilincin Ölümden Sonra Başka Bir Evrene Geçişini Kanıtlıyor" Quantum theory proves that consciousness moves to another universe after death

Ya da pek de meta-fiziksel olmayan bir konu, "Bilim Adamları İnsan DNA'sında Dünyadışı Varlık (E.T.) Geni Buldu" Scientists Find ET Genes in Human DNA (linkteki site dışında bu konuyla ilgili haber sitelerine de bakabilirsiniz, resmi gazetelerde yayınlandı bu buluş) Kısaca, önceki başlıkta bahsedilen, Satan'ın insanları genetik mühendislik yöntemleriyle homo erectus'tan homo sapiens'e geçirme olayının bilimsel olarak açıklanışı. Sadece isim kullanmıyorlar.

İnsan Genom Projesi (Human Genom Project) bilim adamı Profesör Chang'a göre üstün bir dünyadışı yaşam formu (E.T. life form) diğer gezegenlerde yeni yaşam türleri oluşturmayı planlıyormuş, ve dünya bunlardan yalnızca biri. Tam olarak amaçlarını bilmediğini söyleyen Chang, bunun belki bir bilimsel deney ya da gezegenleri kolonileştirme yöntemi olduğunu düşündüklerini söylüyor. Daha sonra, bulgulara dayanarak, bu E.T. programcıların büyük bir genetik kod üstünde çalıştıklarını ve bu kodu bulana kadar birçok kez deneme-yanılma yöntemini kullandıklarını söylüyor.

Profesör Chang'ın araştırma takımındaki bilim adamlarına göre E.T. gen programcıları gelecek için idealistik planlarından vazgeçmek zorunda kalıyorlar. Dünya için hazırladıkları büyük kod yerine basit olanı kullanıyorlar.

Bu buluş, EA/Enki/Satan'ın Sümer tabletlerinde de bahsedilen genetik çalışmasının bilimsel olarak kanıtlanmış halidir. Özellikle Tanrıların geni ve insanların genini uyuşturmak için tekrar tekrar düzenlemeler yapması ve insanları ölümsüz yapabilecek Tanrısal genlerin (alıntıdaki "büyük kod") insanlara vermesine diğer Nordiklerin karşı çıkması üzerine verememesi ve böylece insanlara basit kodun verilmesi gibi.

İnsanların homo erectus formundayken dünyadışı üstün varlıklar (Antik çağlardaki pagan Tanrıları) tarafından genetik mühendislik yöntemleriyle homo sapiens haline getirilmesinden birçok bilim adamı ve ökültist de bahsetmiştir. Bu ökültistlerden birisi, Vision of the Round House kitabında Edward Kelley'dir. Kendisi John Dee'nin (Kraliçe Elizabeth'in ajanı ve önemli ökültist figürlerden biri) partneridir. İkisinin de birlikte "melekler"le (düşman Nordikler ve griler) ile çalıştıkları bilinmekle birlikte "meleklerin" ve aynı zamanda Tanrıların (Demonların) da kullandığı bir dil olan Enochian'ı direk düşman varlıklardan öğrendikleri kaynaklarda geçmektedir. "Enochian Keys/Enochian Anahtarları" diye geçen ve yine direk meleklerden olan yazılar, tamamen Yahweh-Yehova'ya (İslam'da Allah ismiyle bilinir) övgülerle doludur. Bu Enochian Anahtarlar, Satanic Bible/Satanik İncil'de de yer alır, hem de değiştirilmemiş biçimde, yahudi "tanrısı" yahweh'ye tapan şekliyle. Satanic Bible'ın yazarı, Church of Satan'ın kurucusu olan Anton LaVey'dir. Kendisi elitlerin maşası -Kubrick'in Eyes Wide Shut filmindeki LaVey referansı bundan kaynaklıdır- ve Skull & Bones üyesi John Kerry'nin de yakın arkadaşıydı. Aynı zamanda ilk Ateist Satanizmi kurabilmiş bir Yahudidir. Çok zıt geliyor değil mi, hem yahudi hem ateist hem de Satanist? Yahudiliğin Satanizm/Paganizm ile çatıştığı önceki yazılarda detaylandırılmıştır. Yahudi olmayan anlamına gelen "Gentile"/Centil kelimesi bile Pagan demektir.
LaVeyan Satanistler belirli varlıkların olduğuna ateistler gibi inanmazlar, ama bunları sembolik olarak kabul ederler. Yine de bilinçsizce büyüyle uğraşır, ritüeller yaparlar. Kendilerini Satanist diye adlandırıp Talmud stili Enochian Anahtarlarını da kabul ederler.
Enochian Anahtarların düzeltilmiş hali için  Satanic Enochian Keys

Enochian dili, Şeytan'ın bir inisiyeye bizzat belirttiğine göre fazlasıyla güçlüdür.

Bu dili "meleklerden" öğrenen John Dee'nin Kraliçe Elizabeth'e casusluk yaparken kullandığı imzası şudur:



007.
Evet, James Bond muhabbeti de yapmış insanlar bu konuda: The first James Bond? John Dee Was The Original 007"

Benim asıl açıklamak istediğim şu crop-circle:





Sparsholt, Hampshire, İngiltere. 21 Ağustos, 2002.

Grinin tuttuğu diske, Kazakistan'da bulunan antik bir mağara çiziminde de rastlıyoruz, hem de tanıdık figürlerle beraber. Uçan cisimler/daireler, astronotlar, bahsedilen türde disk ve damalı zemin.




Yeri gelmişken, antik bir tapınak kalıntısı (Mısır'daki Seti I Tapınağı), uçan teknolojik araçlar.




İlk bahsettiğim diske gelecek olursak, bu mesaj 8 bit binary kodu olarak bilinen ASCII ile, bilgisayarların diskleri, CD'leri okumasına benzer bir şekilde çözümleniyor. (Merak edenler detaylara cache'den ulaşabilir http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:PHYESViBxTQJ:humansarefree.com/2011/02/two-most-important-alien-messages.html+&cd=1&hl=en&ct=clnk )

Sonuç:
"Beware the bearers of false gifts and their broken promises.
Much pain, but still time. Believe there is good out there.
We oppose deception. Conduit closing. 0x07"

Çevirisi: "Sahte hediyeler getirenlerden ve onların tutulmamış sözlerinden sakının,
Çok fazla acı var, ama yine de zaman var. Dışarıda iyi olduğuna inanın. Biz aldatmaya karşıyız. Kapanış. 0x07"

007? Başka rakam mı kalmadı?

John Dee, "melek" diye bilinen grilerle çalışmış, ve 007 imzasını kullanmıştır.
Verilen mesaja bakarsanız, kimin aslında aldatıcı taraf olduğunu göreceksiniz.

(Griler konusunda, Aleister Crowley'in çizimlerine bakabilirsiniz. )

Bunun gibi değişik şekillerdeki crop-circle/ekin çemberlerinin %90'ı insan yapımıdır. Ama nadir de olsa olmayanları da vardır, ve bunların etrafında grileri gördüğünü söyleyen yarısı fake bile olsa yüzlerce tanık bulunur. Nazca Lines diye bilinen ve tarihleri M.Ö 500'e kadar uzanan çizimler de insan yapımı değildir.

Zaten dünya dışı varlıkların, astral yeteneklerin varolması konusunun, en azından devletler ve istihbarat servisleri açısından anlaşılmasının üzerinden neredeyse 60 yıl geçmiştir. Kullandıkları teknolojilerin yarısından fazlası "ithaldir."

"Bilimsel alanlardaki rekor ilerlememiz için tüm övgüleri biz alamayız, bize yardım edildi. Diğer dünyalardaki halklar tarafından." -Hermann Oberth, ilk roketin yapımcısı.

ABD ordusundan Bob Dean'ın yayınladığı "The Assessment" adlı NATO raporuna göre, dünya birkaç bin yıldır E.T.'ler ile iletişim halinde. Antik kalıntıları da iyi açıklıyor bu.
Daha da önemlisi, "İnsan ırkı melez bir ırk, biz Evren'de yalnız değiliz, ve asla da yalnız olmadık." Buradaki "melez ırk" göndermesi ve "asla yalnız olmadık" vurgusu Satan'ın ve Tanrıların insanları homo sapiens haline getirirken kendi genlerini eklemelerini ve insanlarla birlikte yaşarken onlardan çocuklarının olmasını açıklıyor.
"İnsanlar birkaç bin yıldır birçok yüksek teknolojili, fazlasıyla gelişmiş dünyadışı medeniyetlerle ilişki içindedir."

Düşman E.T.lerle karşılaşan insanlar arasında Apollo programındaki astronotlar da sayılabilir (Neil Armstrong ve Buzz Aldrin de dahil olmak üzere)

1969'dan sonraki çalışmaların ardından Aralık 1972'de son Amerikan aracı Ay'a gitti. Daha sonra 1995'e kadar Ay'a başka bir araç gönderilmedi. 95'de gönderilen de ABD ordusuna ait Clementine aracıydı, NASA ile bir alakası yoktu. İlginç bir şekilde Sovyetler de Luna 24 aracıyla Ağustos 1976'da aya indikten sonra bir daha benzer bir çalışma yapmadılar. Daha da ilginci, ay için "ay merkezi/moon base" planları yapan zamanın süpergüçleri ABD ve Sovyetler aynı anda bu plandan vazgeçmiş ve dünya etrafında dönen "Skylab" projesine odaklanmışlardır.

Yıllar boyunca Ay,  *halk tarafından* havasız, ölü, sadece toz topraktan oluşan bir doğal uydu olarak bilinmiştir. Ama böyle olmadığını NASA dahil birçok örgüt önceden bilmekteydi.
1978'de William H. Corliss "The Moon and the Planets" adlı eserinde Ay'daki yapay ışıklandırmadan bahsetmektedir. Yine 1968'de NASA'nın kendisinin yayınladığı belgeye göre "Chronological Catalog of Reported Lunar Events" (NASA Technical Report R-277.J) 1540-1967 yılları arasındaki Ay raporlarının %70'i Ay ışıklarını içermektedir (lunar luminous phenomena) 579 elenmiş bilgi arasından bu sonuç çıkmıştır.

Ay'da su bulunduğu 1998'de, zayıf bir atmosferin bulunması ise 1997'de halka açıklandı.
Halbuki Ay'a 1969'da ilk iniş yapıldığında bayrağın dalgalanması atmosferin neden olduğu bir durumdur.
Ay'da hava,su, ve yaşam olduğundan 1903 yılında Harvard profesörü WH Pickering (The Moon), 1957 yılında M.K. Jessup (The Expanding Case for the UFO), 1959 yılında V.A. Firsoff Strange World of the Moon adlı kitabında bahsetti.

Maurice Chatelian (NASA mühendisi, İletişim Başkanı) "Our Ancestors Came from Outer Space" (Atalarımız Uzaydan Geldi) kitabında,

"When Apollo 11 made the first landing on the Sea of Tranquility, and, only moments before Armstrong stepped down the ladder to set foot on the moon, two UFOs hovered overhead."

Apollo 11 Ay'a indiği anda Armstrong daha merdivenden inmeden önce iki UFO geldiğinden sözediyor.

"Tüm Apollo ve Gemini uçuşları E.T. orijinli uzay araçları tarafından takip edildi."

Bu konuyla ilgili NASA kayıtları:

"NASA: What's there? Mission Control calling Apollo 11...

Apollo: These "Babies" are huge, Sir! Enormous! OH MY GOD! You wouldn't believe it! I'm telling you there are other spacecraft out there, lined up on the far side of the crater edge! They're on the Moon watching us!"

Çeviri: Apollo astronotları krater kenarında başka uzay araçları gördüklerini ve onları izlediklerini NASA'ya bildiriyor.

Milton Cooper (ABD Deniz Kuvvetleri İstihbaratı) :
"Luna, Ay'ın öbür tarafındaki  uzay üssünün adı. Apollo astronotları tarafından görüldü ve filme alındı. Üsde büyük makinelerle yapılan madencilik operasyonları ve uzay araçları tespit edildi."

Chatelain'in kitabından, "Mercury 8'deki Walter Schirra uzay kapsüllerinin yanından geçen uçan daireler için 'Santa Claus' ismini kullanan ilk astronotlardan biriydi. Fakat onun anonsu halk tarafından fark edilmedi"

Apollo 8'deki James Lovell de benzeri birşey yaptı 'PLEASE BE INFORMED THAT THERE IS A SANTA CLAUS.' (Burada bir 'Santa Claus' var) (1968)


NASA sempozyumu sırasında Neil Armstrong:

"...biz her zaman böyle bir olasılık olduğunu biliyorduk. Uyarılmıştık, ve bundan sonra bir daha uzay istasyonu veya ay şehri söz konusu olmadı.
Detaylara inemem, ama şunu söyleyebilirim ki gemileri bizimkinden hem teknolojik hem de boyutsal açıdan üstün. Hayır, uzay istasyonu söz konusu olamaz"

NASA'nın daha çok var astronotlarla böyle kayıtları, ama çoğu yukarıdaki 'Santa Claus' tarzında şifreli konuşmalar şeklinde.

Ay konusundaki cover-up operasyonuyla CIA'in ilgilendiğini de söylüyor Armstrong. Ay'ın uydu fotoğraflarının çoğu orijinal halleri değil. George Leonard "Somebody Else is On The Moon" kitabında gizlenmiş detayları olan Ay fotoğraflarını gösteriyor.

Bazı insan tipi canlıların Ay'da kendi üslerinde madencilik işleriyle uğraştığını bir Remote Viewing seansında gören CIA eğitmeni Ingo Swann "Penatration-- A Question of E.T. and Human Telepathy" (E.T. ve İnsan Telepatisi) adlı kitabında çoğu konuyu açıklıyor.


1978 yılında ABD, Sovyetlerin parapsikolojik (telekinezi dahil) alandaki ilerlemesinden rahatsızlık duyuyor ve kendi projelerini başlatıyor.
Bunlardan birisi Stargate Projesi kapsamındaki CIA'in Remote Viewing programı. Resmi kaynaklarda fazla başarı elde edilmediği iddia edilse de, bu alanların direktörü ve eğitmeni olan Swann böyle olmadığını kanıtlıyor.

1973 yılında SRI (Stanford Research Inst.)'da yapılan bir seans sırasında Ingo Swann, Jupiter'in halkalarından ve fiziksel özelliklerinden bahsediyor.
Ingo Swann'ın resmi websitesinden belgelere ve kayıtlara ulaşabilirsiniz http://www.biomindsuperpowers.com/Pages/1973JupiterRVProbe.html

Swann'ın 1973'de Remote Viewing sırasında görüp anlattığı özellikler 1979 yılında Jupiter'de kesin olarak keşfediliyor

Remote Viewing'den kast edilen, Swann'ın elindeki koordinatlara odaklanarak bir çeşit astral gezinti yapması diyebiliriz. Tek fark bunu bedeninden ayrılmadan aklıyla yapıyor.

Swann aynı yöntemle Mars'da su olduğunu da saptamıştı.

ABD meta-fizik istihbaratında "8-martini-results" kod adı çok gizli sonuçlara verilen addır. CIA Direktör Yardımcısı Norm 28 Kasım 1995'de Remote Viewing Programıyla ilgili "Eğer 8-martini sonuçları hakkında cevap istiyorsanız, o konuda konuşmayacağım." ifadesini kullanmıştır.

Ingo Swann'ın 8-martini-sonucu durumu da 1975/76 yılları arasında ABD ordusu için bir RV seansı sırasında koordinatlardan Sovyet bölgesine bakarken karşılaştığı manzaradır.

"So I whispered over Hal’s ear and said,
"Hal, I don’t know what to do. I think that this submarine has shot down a UFO or the UFO fired on her. What shall I do?" - Ingo Swann'ın bir kitabından alıntı. Resmi websitesinde bulunabilir.
Ne yapacağını bilmediğini, bir UFO'nun denizaltını vurduğunu ya da tam tersi bir durumun söz konusu olduğunu söylüyor. (Hal Puthoff Stargate Projesi'nde çalışan fizikçi ve parapsikolojici bir bilim adamı)

Ingo Swann daha sonra gördüğü UFO'yu çiziyor ve asker ona ne olduğunu sorunca o da ne olduğu gayet açık cevabını veriyor. Asker daha sonra kağıdı alıp gidiyor.

Ingo Swann'ın Ay'da Nordikleri görmesi ise Bay Axelrod ile karşılaşmasından sonra oluyor. Axelrod'un kim olduğu bilinmiyor, ama buluşmalarını CIA ayarlıyor.

Axelrod, Swann'ı, yerinin belli olmaması için, gözü bağlı şekilde bir yeraltı merkezine götürüyor. Burada Swann'a Ay'ın karanlık tarafının koordinatları veriliyor.

Swann'ın kitabından:

"Well, I am in a place which is sort of down, like in a crater I suppose, There is this strange green haze, like a light of some kind. Beyond that, all around is dark though. I am wondering where the light is coming from..."  Krater gibi bir yerde olduğundan ve yeşil bir ışıktan söz ediyor.

"I see, or at least think I see, well ... some actual lights. They are giving off a green light... I see two rows of them..., yes, sort of like lights at football arenas, high up, banks of them. ...Up on towers of some kind..."

Kule gibi yerlerde, tıpkı futbol arenalarındaki gibi ışıklar olduğunu söylüyor.

"..hey, there are some of those tractor-tread marks everywhere. " Yerde traktör tarzı izler olduğunu belirtiyor.

"Well, if I compare it to something I am familiar with in New York, about as high as the Secretariat building at the United Nations - which has thirty-nine floors in it."

Bir yapı görüyor, ve 39 katlı BM binası kadar büyük olduğunu söylüyor.

"I found towers, machinery, lights of different colors, strange -looking "buildings. I found long tube-like things, machinery-tractor-like things going up and down hills, straight roads extending some miles, obelisks which had no apparent function. Holes being dug into crater walls and floors obviously having to do with some kind of mining or earth-moving operations. There were "nets" over craters, "houses" in which someone obviously lived."


Kuleler, makineler, değişik renklerde ışıklar, garip görünümlü yapılar, tepelerden giden traktör tipi makinalar, yollar, ve madencilik yapılan delikler, mağara tipi ve içinde yaşam olan yapılar gördüğünü söylüyor.

"I saw some kind of people busy at work on something I could not figure out. The place was dark. The "air" was filled with a fine dust, and there was some kind of illumination - like a dark lime-green fog or mist."

"The thing about them was that they either were human or looked exactly like us - but they were all males"

Daha sonra Swann birkaç insan-tipi canlının birşey üstünde çalıştığını görüyor. Etrafındaki havanın tozla dolu olduğunu söylüyor.
Gördüğü canlıların ya insan olduğunu ya da tıpatıp bize benzediğini ama hepsinin erkek olduğunu belirtiyor.

"...some of those guys started talking excitedly and gesticulating. Two of them pointed in my "direction." Immediately I felt like "running away" and hiding, which I guess I psychically did, since I "lost" sight of this particular imaging." Gördüğü canlılar Swann'ı fark ediyor, ve onu işaret ediyorlar. Swann panik oluyor ve görüntüyü kaybediyor.

Swann, Axel'e soruyor beni nasıl fark ettiler onların da mı "psişik" görüşleri var diye. Axel hiç şaşırmıyor bile. "At any rate, we don't want to put you to any more risk" diyor daha sonradan-- "Seni daha fazla riske atmak istemiyoruz."

Kitabın ilerleyen bölümlerinde Swann, birkaç E.T. olayıyla daha karşılaşmasını ve Ay hakkındaki aldatmacaları konu alıyor.

Ama özellikle 3.bölümde açıkladığı konular şunlar:

Space-sider (uzay tarafı) dediği E.T.'ler telepati gibi astral yetenekler konusunda insanlardan çok daha üstünler.

Bazı space-sider'lar insanların bu konuda gelişmelerini istemiyor. Bununla ilgili Swann'ın Earth-sider (dünya tarafı) diye tanımladığı elit tayfayla anlaşmaları var.

E.T. ve uzayla ilgili gelişmeler, spiritüel konulardakilerle birlikte bu yüzden üstünü kapatma operasyonlarına kurban gidiyor ve insanlar bilgilenemiyor, dahası özellikle önemsiz ve sahte gösteriliyor. Bu durum sahte kanıtlarla da destekleniyor.

Sonuç yine aynı: İnsanların bilgilenmesi istenmiyor.

Ay üssüyle ilgili sonradan bir "müşteri" çıkıyor, Remote Viewing takımına.
Belgesini Ingo Swann'ın yakın dostu ve yine CIA RV eğitmeni olan Lynn Buchanan'ın hazırladığı "Moon Base Alpha" Remote Viewing belgelerini kullanarak Ay üssünün en uygun hangi materyallerden oluşacağını vb. detaylı şekilde belirtiyor.  Buyrun resmi belge: http://www.crviewer.com/documents/250208.pdf
Belgede "müşterinin" ismi bile gizlenmiştir. Belgedeki resim bir Remote Viewer'ın çiziminin renklendirilmiş halidir. Resim daha sonra Lynn Buchanan'ın kendi resmi internet sitesinde de yayınlanmıştır.





 Stargate Projesi kapsamında yapılan diğer Remote Viewing seansları sırasında Dünya'da  ve Titan'da bulunan E.T. canlılara da rastlanmıştır.

E.T. üsleri, 20 Kasım 1986, CIA onaylı belgesi.








Uyarı - Blog Poliçesi



1) Bu blog bilgilendirme amaçlıdır.

2) Yazılı olan her şey kanıtlanmış olmakla birlikte, kesinlikle propaganda amaçlı değildir, buna ihtiyaç da yoktur. Zira, geçtiğimiz birkaç yıl içinde yürütülen çalışmalarla düşman etkisinin kırılması sonucu, Sabah Yıldızı tekrar yükselmiş, Onun emrindekiler muzaffer olmuşlardır.

3) Bloğun içeriği, belirli bir inanç / din sistemiyle ilgili olmayıp, tamamen tecrübe ve araştırma sonucu elde eden verilere dayanmaktadır. İlgilenenler, merak edenler bahsedilen konular hakkında kendi detaylı araştırmalarını yapmakla yükümlüdür, sorumluluk kişiye aittir.

4) Bloğun içeriğiyle alakası olmayan, sadece başlıklardan yola çıkılarak yazılmış yorumlar saldırı amaçlı olarak kabul edilecek ve dezenfermasyona neden olduğundan gözardı edilecektir.

5) Yazılar, izin almadan veya kaynak gösterilmeden başka yerlerde yayınlanamaz.