I.Illuminati?
Seçilmiş bir elit kesimin "gizlice" dünyayı
yönettiği bilgisi fazlasıyla yaygınlaştırılmıştır. Kendi varlıklarını
saklayamayacaklarını fark eden global Yahudi elit, dikkatleri sadece kendi
istedikleri noktalara çekerek, kendilerini bilinçli
olarak ifşa etmişlerdir , tıpkı komünizmi yaymaya çalışırken
yaptıkları gibi.
Bu ifşa öyle dikkatli yapılmıştır ki, sadece onların istediği
derecede, insanlar ne kadar bilirlerse bilsinler yine köle olarak
kalacaklardır.
Dünya yönetimi denilince akla ilk gelen örgüt
"Illuminati"'dir. Bunun sebebi, yukarıda bahsettiğim bilinçli ifşa
yöntemidir. On binlerce yıllık insanlık suçlarını tek bir örgütün üstüne atarak
dikkatleri kendi istedikleri noktaya çekmeyi başarmışlardır.
Birçok Yahudi örgütten biri olan Illuminati'nin ökült
sembollerini kullanması kafanızı karıştırmasın: Yine dikkat dağıtmak için
Paganizmi de kendilerindenmiş gibi göstermektedirler. Halbuki tüm antik
insanlar, Satan ve Tanrıların desteğiyle Yahudilerle savaşmışlardır. Durum
günümüzde de farklı değildir.
Ökült sembollerinin güçleri ve anlamları evrenseldir.
İnsanlığın orijini Yahudilerden daha eskidir, ve Yahudilerin kendilerine
seçtikleri semboller Paganizmden çalıntıdır, Davud Yıldızı-Pagan Vishu Yıldızı
gibi. Kabala da Antik Mısır kökenlidir.
New
Age ve Komünist Sinarşizm yazısında bahsettiğim gibi:
Rakovsky Protokollerinden:
"Yazılı olmayan tarihte gizlice ilk komunist
enternasyoneli kuran kişi Adam Weishaupt'dur.
O, masonik Illuminati örgütünün lideriydi. İsmi zamanının en
büyük komunist fesatçısı olarak anılır. Bu büyük devrimci, yahudi ve cizvit,
Moses Mendelsohn (Yahudi) tarafından Illuminati'yi kurmakla görevlendirilmişti.
Bu örgüt gizli olacak ve Fransız Devriminden sonra da siyasi hedeflerine
ulaşmak için çalışacaktı. Çünkü örgütün asıl hedefi Fransız Devrimi'ni Komunist
Devrime dönüştürmekti.
Illuminati'nin gizemlerinin ve inisiyasyon merasimlerinin
tek bir gayesi vardı; örgütün nihai hedefi olan Komünizmi gizlemek.
O zamanlar bilinmeyen bir diğer husus da Weishaupt ve
yandaşlarının Rothschildler'le olan ilişkisiydi.
Beş Rothschild kardeş Avrupa'yı beş finans imparatorluğuna
böldükleri zaman gizli bir güç onların büyük servetler toplamasına yardımcı
olmuştu. Bunlar, bütün Avrupaya dağılmış vaziyette bulunan ve Bavyera
katakomblarında (yeraltı mağaraları) yaşayan ilk komunistler olabilir.
Rothschild'ler ilk gizli komunizmin sadece haznedarları
değil, doğrudan başkanlarıydılar. Gerçekten de hem Karl Marx, hem de ilk
enternasyonelin başkanları olan Heine ve Herzen Rothschild'lerden emir
almaktaydılar." -Christian Rakovsky (Rakovsky Protokolleri, Sovyet
Büyükelçisi Rakovsky'nin GPU tarafından sorgulanması (26/1/1938) sırasında
tutulan kayıtlardır)
"...ABD'de Başkan Yardımcılığı görevinde bulunmuş olan
Henry Wallace da 1933'ten itibaren [Yeni Çağcı] Roerich'e destek vermeye
başlamıştır. Kendisi önceden de Yeni Çağcı Blavatsky'nin Teozofi Derneği'ne
bağlı Liberal Katolik Klisesi'ne üye olmakla birlikte 32.dereceden masondur. Bir
dolarlık banknot üzerindeki her şeyi gören göz ve piramit gibi sembolleri
koyduran Wallace'dır. Wallace'a bu sembolleri kabul ettiren ise
Roerich'dir."
Bu konularda hala soru işaretleri olanlar konu bütünlüğü
açısından önceki yazıları tam olarak okuduklarından emin olsunlar.
II. Yahudilerin Orijini
Yahudilerin diğer tüm insan ırklarından farklı genleri
bulunmaktadır. Yahudi türünün ortaya çıkma zamanının düşman saldırısıyla aynı
dönemde olması tesadüf değildir. Düşman varlıklar (reptilianlar) Yahudi ırkını
kendi genleriyle oluşturmuşlardır.
Haham Michael Laitman Yahudilerin orijini ve amacını şu
şekilde açıklamıştır: https://www.youtube.com/watch?v=g8fAHwJIzlE
Haham Laitman: "Biz buralı değiliz. Biz, oradan (uzayı
işaret ederek) geldik. İsrail'in kökeni orasıdır. Kollektif ruhun
parçalanmasıyla oluşturulduk."
Seyirci: "Bu komuta birliğini gönderen kimdir?"
Haham Laitman: "O'dur. Yaratıcı'dır. İsrail Onun bir
parçasıdır."
"O, komuta birliğini göndermiştir. Onlara güç ve
bağlantılar vermiştir.
Onları, düşman topraklarına göndermeden önce oradakilerin
görüntüsüne benzetmek zorunda kalmıştır. Bu bir ülkeye gizli birim olarak
girmek gibidir, hepimiz o ülkenin halkına benzeriz. Örneğin Afrika'ya
gönderilen bir birliğin, Afrika'daki insanların şekline bürünmesi gibi. Özellikleri, davranışları diğer insanlarla aynıdır, tıpkı
gizli ajanlar gibi.
O (Yahudi) bir süre oradadır, kendine bir aile kurar, ev inşa
eder. Yıllar sonra ona, dışarıdan bir hatırlatıcı gelir. Çalışmaya
başlamalısın. O ise çoktan herşeyi unutmuştur ve birden bire onu
çağırmışlardır. İşte bu senin komutanın, şu şöyledir... herşey ona
açıklanmıştır.
İşte bize olan da budur. Uyanmamız gerekiyor. Özel bir
görevimiz olduğunu hatırlamalıyız. Gerçekten, burası bizim değil. Biz çok daha
farklı bir yerden geliyoruz.
Bu yüzden, dostlarımızı bulmamız gerekiyor...Bütün dünya
için, biz başka bir galaksiden gelen yabancılar, uzaylılarız. Hepimiz uyanış ışığını bireysel olarak alırız. Ve şimdi
bizler dünyayı işgal etmek için gruplar halinde biraraya geliyoruz.
Görevimiz budur."
"Bize yöntem de gönderilmiştir. Herşey bize aşamalı
olarak gösterilmektedir. Eğitilir, aktive ediliriz. Orijinal gezegenimizden gelen bu doğal gücümüz sayesinde
dünyada yaşayanları kontrolümüz altına alacağız."
"..Bana inanmıyor musunuz? Sadece farklı bir galaksi
değil, farklı bir evren, hatta farklı bir boyut...
Bizim gerçek kimliğimiz budur."
"Onlara uzaylılar diyorum çünkü onların dış
özelliklerinden- vücut yapılarından ya da organlarından bahsetmiyorum.
Dünyadaki insanlarda olmayan, sadece onlarda olan iç özelliklerinden
bahsediyorum.
Onların (Yahudilerin) içindeki program/yazılım başka bir
dünyadandır."
"Günümüzde gelinen aşamada, bu gizli ajanlar biraraya gelmeli ve dünyayı kontrol altına almak için organize olmalıdırlar.
Biz buraya kendi gezegenimizdeki Düzeni getirmeye
geldik."
Yahudilerin reptilian geni taşıdıkları ve grilerle
çalıştıkları Satan ve Tanrılar tarafından da onaylanmıştır: Tanrılarımız uzun zamandır bu düşman
varlıklarla savaş halindedir. Yakın
zamanda Satan, “dışardaki” savaşı kazandığını bildirmiştir, ancak dünyanın geri
kazanılması gerekmektedir.
James Rothschild’in şu sözü yukarıdaki açıklamalarla
birlikte yeni bir anlam kazanmıştır:
“Yabancı yerlerde yaşıyoruz ve bizlerle alakası olmayan ülkelerin çıkarları ile ilgilenemeyiz.”
(We are living in foreign lands and we cannot trouble about the ambitions of countries entirely alien to us.)
“Yabancı yerlerde yaşıyoruz ve bizlerle alakası olmayan ülkelerin çıkarları ile ilgilenemeyiz.”
(We are living in foreign lands and we cannot trouble about the ambitions of countries entirely alien to us.)
III. Yahudi Dünya Yönetimi Konseyi (13’ler, Grand Druid Council, Octagon), Akıl Kontrolü, Ritüeller ve Reptilianlar
Belirli bir düzeyde araştırma yapmış olanların bildiği üzere
dünya yönetimi çeşitli konseyler tarafından yürütülmektedir.Bu konseyler, kendi
aralarında akrabalık bağı bulunan Yahudi aileler tarafından oluşturulmuş olup,
tek bir amaç için birlikte çalışırlar. En üstteki tabakanın sahip olduğu bilgileri
daha aşağıdakiler bilemezler.
Bu gruplar, Triumvirate of 3 (3'ler Konseyi), 13'ler Konseyi
, 33'ler Konseyi ve 500'ler Konseyi olarak kaynaklarda geçer.
Ayrıntılı şemada görülen Great
White Brotherhood (Büyük Beyaz Kardeşlik) Yeni Çağ operasyonlarını
yöneten düşman Nordikler (Pleaidianlar, Andromeda Council, Intergalactic
Federation ve diğerleri) tarafından oluşturulmuştur. Onların da üstünde
Reptilianlar bulunmaktadır. Düşman Nordikler astral boyutta reptilianların
köleleştirdiği grilerle birlikte çalışırken görülmüşlerdir.
Triumvirate, üç Rothschild'den oluşmaktadır ve bu üç
Rothschild'den biri liderdir. Bu grubu bir dönem Philippe Georges de
Rothschild, Edouard Rothschild ve Richard Rothschild oluşturmuştur.
Philippe Georges de Rothschild (1902-1988) |
13'ler Konseyinin üstünde Rothschild ailesinin diğer üyeleri
bulunmaktadır.
Philippe Rothschild'in yönetimde olduğu dönemde onun emrinde
olan, İngiliz Kraliyetinin dahi katıldığı en üst düzey ritüelleri yöneten ve
Rothschildler ile akrabalığı bulunan Fransız Kraliyet ailesi mensubu Arizona
Wilder/Jennifer Ann Nagel (Kealey/Greene), 13 yönetici ailenin hepsinin kendine
özel konseyleri olduğunu ve en güçlü 13'ler konseyinin Marquis de Libeaux/Pindar'ın (Philip Rothschild)
yönettiği California merkezli konsey olduğunu söylemiştir. Bu konseyin üyeleri
arasında Robert ve Richard Caldwell, Jim Christensen, Richard Hoehn, Richard
Bradbury, Jim Efferson, Fred Danger ve Frank Cohen bulunmaktadır.
Arizona Wilder, kendi misyonu için özel olarak yetiştirilmiş
ve sürekli akıl kontrolü altında yaşamıştır. Ancak kendi programcısı öldükten
sonra kendisine unutturulan olayları hatırlamaya başlamış ve ayrılmaya karar
vermiştir. Yine de Konsey onu rahat bırakmamıştır. Birçok kez kaçırıldığından,
genlerinin izni dışında kullanıldığından, askeri araçlar tarafından takip
edildiğinden ve izlendiğinden bahsetmiştir. Çalıştığı klinikte yatan bir askeri
istihbarat ajanı onu Robert Caldwell adına tehdit etmiştir ("I'll kill you
when I get out of here, and if I don't, Robert Caldwell will. He's going to get
you") http://antinewworldorder.blogspot.com/2011/06/open-missive-from-jennifer-ann-kealey.html
Wilder, Icke ile yaptığı röportajda reptilianlardan şu
şekilde bahsetmiştir:
“Reptilianlar buraya
(dünya gezegenine) geldiler ve işgal ettiler. Birçok yere, yer altına merkezler
kurdular. Bu gezegendeki Tanrıların yerine geçmeye çalıştılar ve kurban
ritüellerini başlattılar.”
13'ler konseyi üyelerinden bir başkası Yahudi
Collins/Kollyns'lerdir. Zaman içinde Putnam ve Todd isimleri ile de
anılmışlardır.
Putnamlar, ünlü Salem Witch Trials/Salem Cadı
Mahkemelerini yürütmüşlerdir. Bu mahkemelerin asıl amacı, tıpkı Papa'nın
Tapınakçılara yaptığı gibi, ya da antik Pagan rahiplerine, druidlere yapılan
gibi gerçekleri bilenleri, özellikle aileden gelme güçlü genleri olanları yok
etmektir. Putnamların aslında Yahudi olup kliselerde görev almalarının, yobaz
hristiyanlar gibi hareket etmelerinin sebebi de budur.
Mahkemelerde çok farklı sebeplerle yargılananlardan birisi,
halkın şikayetleri üzerine yakalanan Mary Bradbury'dir. 13'ler konseyi üyesi
Richard Bradbury'nin soy ağacında görebileceğiniz Mary Bradbury, insan kurbanı
gibi ağır suçlamalara tabi tutulmuştur.
Tamamen "tesadüf eseri", Putnam ailesi onu infaz edilmekten
kurtarmıştır. (Salem Müzesi’nde sergilenen konuyla ilgili belgeler için: http://salem.lib.virginia.edu/texts/tei/BoySal1R?div_id=n16
adresine bakabilirsiniz)
Mary Bradbury'nin aklanmasını sağlayan bir diğer
13'ler Konseyi üyesi Ring ailesidir. Thomas Ring, Jarves ve Hannah Ring,
Bradbury'nin serbest bırakılmasında büyük rol oynamışlardır.
Putnam soyundan gelen John Todd (asıl adı Christopher Lance
Collins) 13'ler konseyinin eski bir üyesidir ve 1978 yılında Wilder'ın verdiği
bilgilerle de tamamen uyuşan bilgiler vermiştir. Ancak açığa çıkardığı
doğruları, birçok kez görüldüğü gibi, yanlış bir perspektifle insanlara sunduğu
için bu durum bilinçli deşifre örneği olabilir.
Dikkatleri özellikle siyonizme odakladıklarını ve
Rothschildler dışındaki liderlerin Yahudi değil İskoç-Fransız Kelti olduklarını
söylemiştir, kendisi de bir Yahudi olan Collins.
Elizabeth Hirschmann ve Donald Yates, "When Scotland
was Jewish" (İskoçya Yahudiyken) adlı çalışmalarında İskoçya'nın önemli
ailelerinin Yahudi orijinlerini belgelemişlerdir. 13 ve *33’ler konseyi üyeleri
de bulunduran veya bu konseylerle akrabalık ilişkileri olan başta Sinclair ve
Stuart aileleri olmak üzere, Forbes, Bruce, Campbell, Gordon, Caldwell, Fraser,
Leslie, Christie, Kennedy/Cavendish, Cowan/Cohen aileleri de Yahudi
orijinlidir.
(*33’ler Konseyi Sinclair,
Erskine, Dunn, Campbell, Russell, Gordon gibi İskoç Yahudisi aileleri
kapsamaktadır-Caldwell klanı ve Cowan/Cohen’ler gibi 13’ler üyesi olan aileler
istisna olmak üzere)
Sinclair (St. Clair) klanı Guillaume de Gellone adlı bir
Yahudinin soyundan gelmektedir. Gellone'nın babası Haham Makhir Bağdat'daki
Yahudileri yönetmiş, daha sonra Fransa'ya gidip Theodoric adını almıştır.
Charlamagne/Şarlaman'ın akrabası Alda ile evlenmiştir ve "Yahudilerin
Kralı" ünvanına sahip olmuştur. Onun yönettiği bölge olan Narbonne'daki
Kabalistler Kudüs'ün ele geçirilmesi için Papa'yı teşvik etmişlerdir ve böylece
Tapınakçı birlikleri oluşturulmuştur.
Sinclair'ların Tapınakçı olmaları tesadüf değildir.
Papa'nın, seferler sırasında gerçekleri öğrenen Tapınakçıları idam ederken bazı
şövalyelerin "kaçtığı" tarihi kaynaklarda geçer, çoğunluğu da
İskoçya'ya gitmiştir.
Elit Yahudi Sinclair ailesinden gelen bir Tapınakçı
asılmaktan kaçarak mı kurtulmuştur yoksa en başından beri Yahudi maşası olan
Papa tarafından serbest mi bırakılmıştır?
Yukarıda geçen İskoç Yahudilerinden çoğunluğunun
Rothschildler ile akrabalığı da bulunmaktadır, örneğin Nat Rothschild, Sinclair
kanı taşımaktadır.
Philippe Georges de Rothschild'ın gayrimeşru çocuğu Philip
Eugene Rothschild ise yarı Campbell'dir, hatta konseylerden ayrıldığını iddia
ettiği zamandan beri Kim Georges Campbell adını kullanmaktadır.
Philip Eugene'in David Icke ile yaptığı röportaja göre, Philippe de Rothschild, 1988 yılında öldüğünde kendisi başa geçmiştir. Yıllarca ritüellerde karşılaştığı insanları politikacı,
sanatçı, modacı, iş adamı olarak haberlerde görmenin çok korkutucu olduğundan
söz etmiştir. "Finansörler, sanatçılar, kraliyet mensupları, hatta
başkanlar, hepsi birlikte yeni bir dünya düzeni getirmek için komplolar
kuruyorlar. Bu insanların da, tıpkı benim gibi DID (çoklu kişilik bozukluğu) var."
"Bu bozukluğa sahip olmayan son Amerikan başkanı Dwight Eisenhower'dı, onun dışında Teddy Roosevelt'den beri tüm ABD başkanlarının çoklu kişiliği ve ökült pratisyenliği vardı. Başkan (Bill) Clinton'ın çok ileri derecede çoklu kişilik bozukluğu var. Al Gore'un da öyle, Clinton ve Gore'u çocukluğumdan beri tanıyorum."
Bill Clinton üstünde ağır akıl kontrol ve hipnoz yöntemleri
uygulandığı bilinmektedir. Bill Clinton Under Mind Control: https://www.youtube.com/watch?v=Js6rklLv-4E
DID özellikle travma odaklı akıl kontrol yöntemleriyle
geliştirilen bir hastalıktır ve en sık çocukluktan beri ritüel şiddetine uğramış
kişilerde görülür.
Bilindiği üzere, çok ağır travmalar sonucu-örneğin araba
kazası gibi- hafıza kaybı görülebilir. Bu, bilincin kendini savunması sonucu
oluşur. Global elit, bunu bir yöntem haline getirmiştir. Özellikle belirli
ailelerden gelen çocuklar, çok küçük yaşlardan itibaren ağır ritüel
travmalarına mağruz bırakılırlar, bunun sonucu çocuklar kendilerini savunmak
için çoklu kişilikler geliştirirler. Bu kişilikleri bir "handler"
(kişisel programcı) belirli hipnotik şifrelerle programlar ve o kodlara göre
programladığı kişiliği/altarı gerektiği zaman öne çıkartır.
Dünya ile iletişim içinde olan "ön altar", diğer
kısımlardan habersiz bırakılır ve böylece kişi, program altındayken ne
yaptığını hatırlayamaz. Çoğunlukla "handler" ın ölmesi sonucu
programlama tekrarlanamaz ve kişilikler
arasındaki engelin yıkılması sonucu hafızanın diğer bölümleri de ulaşılabilir
hale gelir. Arizona Wilder, kendi programcısı öldükten sonra, o zamanlar akıl
kontrol operasyonlarını yöneten Guy de Rothschild (Dr. Barrington adı altında)
tarafından tekrar programlanmaya çalışılsa da işe yaramamıştır. (Guy de
Rothschild’in oğlu Edouard Rothschild de akıl programlama ve parapsikoloji
alanındaki çalışmaları yönetmektedir)
Akıl kontrol operasyonları genellikle askeri yeraltı
merkezlerinde yürütülür. Dulce gibi ünlü yeraltı merkezleri aynı zamanda ileri
teknoloji, dünyadışı varlıklar (özellikle reptilian ve griler), ritüeller ve
genetik deneyler ile birlikte akıl kontrolüyle astral yeteneklerin
geliştirilmesi-parapsikolojik istihbarat çalışmaları yapılan yerlerdir.
"Bir akıl-kontrol mağduru, askeri yer altı
merkezi Montauk'daki insan kurbanı
ritüellerinden bahsetmiştir. Bohemian Grove üyesi ve Belçika'daki NATO
merkezinde elit Janus Grubu'nun akıl kontrol operasyonlarını yürüten W. Buckley
de bu ritüellere katılmıştır." - David Icke, Children of the Matrix
Yukarıdaki iki paragrafta şimdilik sadece dikkatinizi çekmek
istediğim anahtar kelimeler şunlar: Reptilian/griler-insan kurban
ritüelleri-askeri yeraltı tesisleri.
Röportajında, Rothschild ailesinin dünyayı kontrol altına alma
çalışmalarında kendi rolünü de oynadığını söyleyen Philip Eugene, ailenin diğer
üyeleri hükümetlere, akademiye, iş hayatına, eğlence sektörüne sızdığı zaman
kendisinin de spiritüel gücü yönettiğini söylüyor. Kollektif enerjiyi
Christ/İsa materyaline odakladığını açıklıyor.
Burada bahsedilen, düşünce formunun insanlardan elde edilen
enerji ile beslenmesidir. Bu Christ materyalinin enerjisi, ileride İsrail Kralı
olarak insanların karşısına çıkarılacaktır.
Philip Eugene, Rockefeller’lar ve Bushların ritüellere katıldığından ancak
hiçbir zaman ritüelleri yönetecek üstünlükte olmadıklarını, onların da, diğer
birçoğu gibi gerçek bir ökült güce sahip olmadıklarını ve sadece yaranmak için,
prestij için ritüellere katıldıklarını söylüyor. Eski Federal Reserve (ABD
Merkez Bankası) başkanı Greenspan'ı onlardan ayrı tutuyor-onun gerçekten güçlü
olduğunu düşünüyor. Eski CIA direktörü Casey, (Henry) Kissinger, W. Christopher
(eski ABD Dışişleri Bakanı) gibi isimlerin de ritüellere katıldığını ancak geri
planda kaldıklarını belirtiyor.
"Ritüellerde, ön saflarda kraliyet aileleri
yer alıyor. Prens Philip, reptilianların başlıca biyolojik varislerinden biri.
Ondan hemen sonra, operasyonlardan sorumlu meclis olarak benim ailem
(Rothschild) yer alıyor. Hollanda, İspanya soyluları ve Habsburglar gibi eski
Avusturya soyluları ve kraliyeti ökült güç sıralamasında sonradan
geliyorlar."
Burada dikkat çekilmesi gereken nokta, spiritüel/ökült güç
şeması ve yönetim şemasının farklılığı olabilir, ikisinin karıştırılmaması
gerekir. Bununla birlikte, Arizona Wilder, Philippe de Rothschild'in, Prens
Charles ve hatta Prens William'ın gerçek babası olduğunu söylemiştir.
Rothschildler ile İngiliz Kraliyet ailesi arasında çok eski yıllardan beri
kanbağı vardır. Prens William'ın eşi Kate Middleton, yine Rothschildler ile
akrabalığı olan Yahudi Goldsmith ailesinden gelmektedir. Kate Middleton-Goldsmith'in
kuzenleri Zac Goldsmith ve Ben Goldsmith Alice ve Kate Rothschild kardeşler ile
evlenmişlerdir.
Ben James Goldsmith'den stratejik bir tweet :
Çeviri: "Suriye'ye, Kuzey Kore'ye bir bakın. Neden
dünya ülkeleri biraraya gelip "birleşmiş milletler" oluşturarak bu
şiddete son vermiyorlar?"
Anlamayanlar için, yukarıdaki tweet'in ana fikri tek dünya
hükümetidir. Zaten Goldsmith'in vurguladığı "birleşmiş milletler"'
de, ondan önceki Milletler Cemiyeti de "barış" bahanesiyle
oluşturulmuştu. BM'nin ve ABD'nin Ortadoğu ülkelerine nasıl barış ve demokrasi
getirdiğini bilmeyen yoktur. Her ne kadar İngiliz Muhafazakar Partisi Federalizme karşı gibi görünse de, bu partiden olan Zac Goldsmith de şehir devletlerini savunmaktadır. (Şehir devletleri-federal hükümet-tek dünya devleti) Goldsmith'lerin kuzeni Nat Rothschild Rus oligarşisi vasıtasıyla Conservative/Muhafazakar Parti'ye yatırım yapmaktadır.
Philip Eugene Rothschild ile röportaj yapan David Icke
ekliyor:
"Philip Eugene'nin en çok vurguladığı konulardan
birisi de, global güç hiyerarşisinin en önemli üyelerinin görünen sıradan
yaşamlarının arkasına gizlenerek planlarını dikte ettirmeleri ve aynı zamanda
insan kurbanı ritüellerine devam etmeleri."
Amschel Rothschild ve Alastair Sinclair da ritüellerde öldürülmüşlerdir. Medyada ikisinin ölümü de intihar şeklinde
gösterilmiştir: Amschel Rothschild kemerle, Alastair Sinclair ayakkabı bağıyla kendini
asarak intihar etmiştir. 11 Eylül
saçmalığından sonra, Yahudi medyası tekrar fizik kurallarını alt etmeyi
başarmıştır.
Sinclair’in ölümü için rakip ailelerden şüphelenilmektedir,
Amschel Rothschild ise yine Rothschild’ler tarafından öldürülmüştür.
Satan, Yahudilerin kendilerinden olanları da öldürdüklerini
söylemiştir. Lilith ise, onların kendi “tanrılarından”
(düşman varlıklar:reptilianlar vs) korktuklarını, çünkü bu “tanrıların” onlara
acı çektirdiğinden, cezalandırdığından söz etmiştir.
Arizona Wilder, Sitchin'i de ritüellerde gördüğünden
bahsetmiş, Sitchin için “dezenfermasyon onun işidir” demiştir. Bir Yahudi olan Zecharia Sitchin, Sümer
tabletlerinden yararlanarak Enki'nin Kayıp Kitabı, 12. Gezegen gibi kitapları yazmıştır. Bu kitaplarda Antik Pagan Tanrıları ve onların
insanlarla olan ilişkileri, ve hatta Enki/Satan'ın homo erectus'dan homo
sapiens'i, yani "insanı" elde etme yönteminden dahi bahsedilmiştir. Ancak çok fazla kasıtlı
yanlış bilgilendirme yapılmış, çoğu zaman gerçeklerle taban tabana zıt bir
sonuç ortaya çıkmıştır.
A. Wilder/Jennifer Greene, ritüellerde, heksegram-pentegram
ve bir tür üçgen şekilin içinde durarak "Old Ones" dedikleri antik
reptilianları başka bir boyuttan davet ettiklerini de açıklamıştır.
Wilder, İskoçya'daki Balmoral Kalesi'nde, Glamis Kalesi’nde ve
Belçika'daki Chateau des Amerois'de elitler ve kraliyet aileleri için
ritüelleri yönettiğini söylüyor. 1994 yılında, Chateau des Amerois'in bulunduğu
bölgede, özellikle Belçika eliti ile bağlantılı çok fazla çocuk kurbanı,
pedofili ve cinayet açığa çıkıyor ve büyük tepkiye yol açıyor, ancak bunlar
örtbas ediliyor.
Arizona Wilder, aynı zamanda Pindar/Philip Rothschild’in
Fransa’nın Alsas-Loren (Alsace-Lorraine) bölgesindeki kalesinin zindan bölümünde de ritüeller
yapıldığından söz etmiştir. Bu kalenin
altından yer altı merkezlerine de ulaşılabilmektedir.
Arizona Wilder, İngiltere Kraliçesi'nin ve Prens Charles'ın
da ritüellerde insan kurban ettiklerinden, kan içiminin, kanibalizmin de bu
ritüellere dahil olduğundan bahsediyor. İncildeki Eski Ahit'teki şu bölümde
emredildiği gibi:
"And thou shalt offer thy burnt offerings, the flesh and the blood, upon the altar of the LORD thy God: and the blood of thy sacrifices shall be poured out upon the altar of the LORD thy God, and thou shalt eat the flesh."
Tanrının altarına kanın doldurulup, kurbanların konması, ve etin yenmesi emrediliyor. (Deuteronomy 12:27 bölümü)
"And thou shalt offer thy burnt offerings, the flesh and the blood, upon the altar of the LORD thy God: and the blood of thy sacrifices shall be poured out upon the altar of the LORD thy God, and thou shalt eat the flesh."
Tanrının altarına kanın doldurulup, kurbanların konması, ve etin yenmesi emrediliyor. (Deuteronomy 12:27 bölümü)
Önceki yazıları okumayanlar ya da doğru kaynaklardan
araştırma yapmamış olanlar, reptilianlar ve incildeki (aynı zamanda diğer
semavi dinlerdeki) "tanrı" kavramı arasındaki bağlantıdan
bihaberdirler. Ciddi araştırma yapanların konuyu doğru anlamaları için diğer
yazılara bakmaları gerekmektedir, bu yazıda konu bütünlüğü açısından tekrar
edilmeyecektir.
Wilder, ritüellere katılanlardan bazılarını Papa II. John
Paul, Kraliçe Elizabeth, Jay Rockefeller, Prenses Margaret, Prens Charles,
Prens Phillip, Baron Guy Rothschild ve diğer Rothschildler, Tony Blair, Gerald
Ford, Lyndon B. Johnson, Ronald ve Nancy Reagan, Bill ve Hillary Clinton,
George Bush Sr. ve Jr., Jeb Bush, Henry Kissinger, Madeleine Albright, Newt
Gingrich, ve Bob Hope olarak sıralıyor.
Bu ritüellerin Samhain (Halloween/cadılar bayramı), Yule (21-22
Aralık Kış Dönümü), Beltane (1 Mayıs) gibi zamanlara denk gelmesinin sebebi bu
günlerde dünyanın konumundan dolayı
astral iletişimin daha kolay olması ve ökült çalışmaların daha güçlü
olmasıdır. Yahudi konseyleri bu günleri
kendi “tanrılarıyla” (griler ve reptilianlar) geçirirler. Özellikle bugünlerde
yapılan insan kurban ritüellerini etkisiz hale getirmek için hazırlanmış Torah
ters çevirme ritüelleri bulunmaktadır, duyarlı olanlar bu günlerde kendi
çalışmalarının yanında bu tip grup ritüellerine de katılabilirler. Böylece
sadece klavye devrimciliği yapmamış olurlar.
13’ler Konseyi, Philip Rothschild’in yönetimde olduğu
dönemde Samhain’deki ritüelleri için Long Beach’deki Eastside Hristiyan
Klisesi’ni kullanmıştır. Benzer
ritüellere şahit olanlar kliselerin kurban ritüelleri için sıklıkla tercih
edildiğini onaylamışlardır.
Başka bir mevzu ise kanbağı. Bilinçli
İfşa ve Yeni Dünya Düzeni yazısından alıntılıyorum:
“Soyunuz ne kadar saf olursa o kadar güçlü olursunuz. Bu
yüzden Yahudiler sadece kendilerinden olanlarla evlenmeye özen gösterir,
karışık kanlıları/melez yahudileri düşük görürler. Kohen geni, özel
programlanmış bir gen olduğu için geni taşıyan herkes Yahudidir. DNA, bir
önceki jenerasyonun/atanın tecrübelerini, düşünce sistemini de taşır. Bu hem
Yahudiler hem de İnsanlar için bilimsel olarak kanıtlanmıştır.”
Arizona Wilder: "Kanbağı
olanlar arasında psişik (astral, spiritüel) yetenekleri olan insanları
arıyorlar. Ve benim korkunç derecede yeteneklerim vardı. Ben özel olarak
seçildim ve yetiştirildim.”
Reptilianları diğer boyuttan çağırmak için fazlasıyla güçlü
olunması gerektiğini ve astral
yetenekleri olan insanlara ihtiyaç duyulduğunu da belirtmiştir Wilder. Zira kişinin enerji seviyesiyle orantılı bir
gücü olur ve reptilianlardan cevap almak
için bu güce ihtiyaç vardır. Yine de, ne kadar güçlü olursanız olun,
insan kurbanı onlar için şarttır.
Yahudi
global elit, planlarına, reptilianların desteği ve onayı ile devam
etmektedir. (“They are told things by
these entities, and they are encouraged to go on with what they are doing. And
knowledge is imparted to them through these entities.”)
İnsanların, titreşimleri/frekansları daha yüksek olan
boyutları görme yeteneğinden bahseden Wilder, CIA Stargate Projesi kapsamında
yürütülen Remote Viewing’in de bu bağlamda geliştirildiğini söylemiştir.
“…İnsanlar astral olarak bedenlerinden ayrılabilir,
geçmişe-geleceğe, başka yerlere gidebilirler.
Bu yeteneklere her zaman sahiptik.”
Arizona Wilder, akıl kontrol çalışmalarını yürüten Janus
Grubu'nun ona astral güçlerle birini öldürmeyi öğrettiğinden bahsetmiştir. Benzer
yöntemlerle anevrizma ile öldürmeyi öğrenenler arasında yine akıl kontrol
mağduru Cathy O'Brian da bulunmaktadır, 'Trance-formation of America' adlı
kitabı akıl kontrolü,ritüeller ve reptilianlar konusunda fazlasıyla
açıklayıcıdır. Cathy O’Brian, özellikle Salt Lake City’deki Mormon Klisesi’nin
önemli bir zihin kontrol merkezi olduğunu belirtmiştir. ABD ordusundan olan bazı kaynaklar ise yine
Salt Lake’deki Mormon Tapınağı’ndan yer altı üslerine erişim olduğundan söz
etmişlerdir. Mormon ritüellerinde insan
kurbanına şahit olanlar vardır. Bu ritüellerde grilerin de görüldüğü kaynaklarda
geçmektedir.
Arizona Wilder, beş yaşındayken, KGB tarafından yürütülen Sovyet bilim adamlarının katıldığı psişik/parapsikolojik deneyler için Leningrad'a
götürülmüştür. NDE (Near Death Experience/ölüme yakın deneyim) durumu
oluşturmak için buzlu suda boğma gibi teknikler kullandıklarını söylemiştir.
Montauk'da ve daha birçok yerde (Alman askeri üsleri dahil)
Monarch Projesi kapsamında çok daha ileri düzey akıl kontrolüne mağruz kalan
Andy Pero da benzer deneyimlerden söz etmiştir ("...Another time they put
me in a tank of water and sealed the top, to see if I could breath under water.
") http://www.bibliotecapleyades.net/sociopolitica/superman/project_superman_part_3.htm
Andy'nin bahsettiği diğer bir nokta ise klise ve insan
kurbanı:
"Rosicrucians olarak geçen Gül-Haçlı
Tarikatı'nın üyeleri genellikle Katolik Klisesi'nden olmakla birlikte diğer
güçlü dinlerden de üye barındırmaktadır, Papa'nın kendisi de bu örgüt ile
birlikte kadın ve çocuk kurbanı ritüellerini dünyadışı varlıklar/uzaylılar için
bedeni ruhdan ayırma teknolojisini anlama üzerine yapılan deneyler kapsamında
yürütmüştür."
"Tanrıların bir SS'e söylediğine göre Vatikan'ın
grilerle anlaşması vardır: insan ruhlarına karşılık zenginlik ve güç." http://666revolution.blogspot.com/2015/09/spiritualizm-yahudilik-ve-satanizm.html
John Todd/Christopher Collins ise 13’ler Konseyinin
kliselerle yaptığı rüşvet ticaretinden bahsediyor: "Bir papazın yarım milyon dolarlık bir çeki
rüşvet olarak verildiği zaman geri çevirmesi biraz zordur, hatta bu miktar
yükselebilir. Bir klise 2 yılda 8 milyon dolar, diğeri ise bir yılda 10 milyon
dolar tutarında rüşvet aldı."
Collins, tüm Hristiyan mezheplerini kapsayan National
Council of Churches/Uluslararası Kliseler Konseyi’nin de “onların” kontrolünde
olduğunu söylemiştir.
“Onların” kontrolünde olan kuruluşlar arasında başlıca Yeni
Çağ ve Neo-Pagan örgütleri, ve Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign
Relations-CFR) gibi globalist düşünce kuruluşları da bulunmaktadır.
IV. Yeni Çağ, Neo-Paganizm ve Grand Druid Council/Büyük Druid Konseyi
“Church of All Worlds” örgütü resmi kaynaklarda Neo-Pagan
olarak geçmektedir ve tamamen Yeni Çağcı bir perspektife sahiptir: Tüm dinlerin
birleşmesiyle oluşturulmuş tek bir din, tek bir dünya devleti, komunizm odaklı
bir eşitlik sistemi ve tabii ki düşman dünyadışı varlıkların hüküm sürdüğü bir
gelecek planlamaktadırlar.
Örgütün kurucusu da hem Yeni Çağcı hem Neo Pagan
olarak kaynaklarda geçmektedir. Church
of All Worlds’ün ismi ve amacı “Stranger in a Strange Land” adlı kitaptan
uyarlanmıştır. Global elitin planları üzerine kurulu olan kitap, Yeni Çağcı bir
Yahudi olan R. Heinlein tarafından yazılmıştır.
Yazara göre kitabın baş karakteri, bir Marslı olan Michael Smith, semavi
dinlerdeki Mikail’i temsil etmektedir. Zaten dinlerde “melek” olarak geçen
varlıklar genellikle griler (kendilerine ait bir kişilikleri, düşünceleri, vs
yoktur) ve düşman nordiklerdir.
Yahudi Heinlein’in Space Cadet adlı kitabı da militarize
edilmiş dünya hükümetinin “dünya barışı” getirmesi üzerine kuruludur.
Heinlein’in aynı zamanda Ray Bradbury’nin yakın dostu olduğu bilinmektedir.
(Bradbury ailesi 13’ler Konseyi üyesidir, Ray Bradbury 1. Dereceden Mary
Bradbury’nin soyundan gelmektedir)
Neo-Paganizm ve Wicca, Paganizmin Yeni Çağ öğretileriyle
bozulmuş halidir. Collins’in de onayladığı üzere Konseylerde üst rütbelerde
olan Yahudi ve Neo-Pagan Isaac Bonewitz, kendisine Neo-druid demektedir. Birçok
kaynakta yönetim konseyi “Octagon” veya Grand Druid Council (Büyük Druid
Konseyi) olarak da geçmektedir, bunun sebebi druid ökült pratisyenliğinden
fazlasıyla yararlanmalarıdır. Zira bilgiler evrenseldir. Yahudi olmaları başka
gruplardan çalmalarını hiçbir zaman engellememiştir. Tam tersine Yahudiler her zaman Paganizm öğretilerini
kendi amaçları için çalmışlar, değiştirmişler ve kullanmışlardır.
Isaac Bonewitz’in kurduğu Aquarian Anti-Defamation League’nin görünürdeki amacı ökülte olan düşmanlığa karşı çıkmak olsa da, genellikle Yahudi veya İsrail karşıtı olanlara saldırarak onları anti-semitizmle suçlamaktadır. (“Aquarian Anti-Defamation League…attacks anyone who criticizes the Jews or Israel, accusing them of “anti-semitism.” –C.L.Collins, Elkton Maryland Baptist Klisesi’nde yaptığı konuşmanın kayıtları, 1978)
Bonewitz, Aleister Crowley’nin Ordo Templi Orientis
örgütüyle de çalışmıştır.
Crowley’in Yahudi Israel Regardie ile kurduğu başka bir
tarikat olan Golden Dawn, Rothschild’lerin özel coven/ökült meclisidir ve her
üyeyi kendileri seçmektedirler.
Özellikle dinsel pratisyenliği olan her Yahudi’nin grilerle yakın
ilişkisi vardır. Golden Dawn’ın ritüelleri buna başka bir örnektir. Bilinçli İfşa ve Yeni Dünya Düzeni
yazısından:
"Yahweh'ye kurban ritüelleri yapan örgütlerden birisi
Aleister Crowley'in Golden Dawn örgütüdür. Ritüel, bir çemberin etrafına çok
tanınmış Gabriel (cebrail), Michael (mikail) vb. gibi gri ırkından olan
dünyadışı (E.T.) canlıları astral olarak davet ederek ve Yahweh enerji formunu
güçlendirecek kelimeleri seslendirerek yapılır. Benzer ritüelleri, dünyadaki
ilk sosyalist devleti Sovyetlerden önce kurmuş olan Cizvitler de yapmaktadır.
Şu an ki Papa'nın komünist ve Cizvit olduğu bilinmektedir.Cizvit ritüellerinde genelde
bir Haham, Jehova/Yahweh'ye Golden Dawn'ınkine benzer biçimde güç
kelimelerinden (words of power) seslendirir, ve insan ya da hayvan kurban eder.
Daha sonra 9-inch'lik bir halka yapılıp Demon'lar/Tanrılar zorla çağrılıyor.
(9, düşmanın numaralarından biridir ve 9 inçlik halka Tanrılar tarafından
hakaret olarak algılanır. Pentegramın etrafına halkayı koyan ve sembolü
değiştirenler de genelde yahudi olan wiccan ve Neo-Pagan'lardır)"
Rothschild’in De Beers şirketi vasıtasıyla finanse ettiği
2012 Londra Olimpiyatları’nda Orto Templi Orientis sembolü oluşturulmuştur:
Üst konseylerin diğer üyeleri arasında Dr. Raymond Buckland
(1972’deki Labour Day/İşçi Bayramı’nda Texas'daki konsey toplantısına da
katılmıştır: Bu toplantıya Philip Rothschild tarafından gönderilen plan
çizelgesi günümüzde de uygulanmaktadır), Gavin Frost (Modernistlerin lideri), Yvonne
Collins/Ligina, Jesse Bell, Sheba/Cybil Lee, Louise Shoopna da bulunmaktadır. Hepsi Yahudi olmakla
birlikte, aynı zamanda yeni çağcı ve globalistlerdir. Yeni Çağ’ın Yahudilerin
hüküm sürdüğü bir dünya devleti planı olduğunu hatırlayacak olursanız, bir de
bu New Agerların düşman Nordiklerle olan yakın ilişkilerini hesaba katarsanız,
her şey açıkça ortadır:
Komünist ("Yeni
Çağcı üstadlar komünizmin bütün dünyaya yayılması için gereken herşeyin
yapılmasını istemişlerdir." "Rothschild'ler ilk gizli komunizmin
sadece haznedarları değil, doğrudan başkanlarıydılar. ")
Tek dünya
devleti ("İsrail'in Kralı, Avrupa
tarafından ona sunulan tacını giydiği zaman dünyanın yöneticisi
olacaktır." –Siyon Protokolleri “Bizim
kurmak istediğimiz birlik Fransız, İngiliz, Alman değil, Yahudi ve evrensel bir
birlik olacaktır.” –James Rothschild III)
Tek dünya dini ("...Yahudi tek-tanrısının bayrağı en
uzak kıyılarda bile dalgalanacaktır" - James Rothschild III)
New Age/Yeni Çağ ve Komunist Sinaşizm yazısından alıntı:
"Direk Lilith'in söylediğine göre, komünizm reptilianlar
ve grilerin sistemidir. Reptilianlar, isimsiz, duygusuz ve sadece numaradan
ibaret olan köle işçiler kullanırlar. İnsanları da benzer biçimde köleleştirmek
istiyorlar."
Yahudiler dünyayı
kendi "tanrıları" için hazırlıyorlar.
"Biz buraya kendi gezegenimizdeki Düzeni getirmeye
geldik." -Haham Laitman
Plan tamamlandığı zaman kendi "tanrılarına"
devredecekler.
V. Council of 500/500’ler Konseyi
500’ler Konseyi üyeleri arasında Rockefeller, Goldsmith, Sassoon,
DuPont, Kennedy, Onasis, Plantagenet, Krupp, Bruce, Astor, Vanderbilt,
Guggenheim, Cummings, Cunningham, Carnegie, Bundy, Morgan, Warburg, Schiff gibi
Pilgrim örgütü üyesi Yahudi bankerler ve diğer bazı kraliyet mensupları (bir
dönem Kraliçe Juliana dahil olmak üzere) sıralanmaktadır.
Rakovsky Protokolleri’nden:
“Wall Street’deki Kuhn,Loeb&Co. Bankası ve bu bankanın
sahipleri olan Schiff, Warburg, Loeb ve Kuhn aileleri…Baruch, Frankfurter,
Altschul, Cohen, Benjamin, Strauss, Steinhard, Blum, Rosemann, Lipmann, Lehman,
Dreyfus, Lamont, Mandel, Morgenthau, Ezekiel, Lasky isimlerini verebilirim.
... Bütün bunlar aslında tek bir aile gibidir, çünkü
birbirleriyle evlenmişlerdir.” - Sovyet
Büyükelçisi Christian Rakovsky, 26/1/1938 tarihindeki sorgu kayıtları
Yahudi global elitin en çok finansal operasyonlarında
yukarıda geçen isimlere rastlamanız mümkün olur. Örneğin Jacob Schiff, komünist devrimin en
çok öne çıkan finansörlerinden biridir; Nathan Rothschild’in Karl Marx’a
yazdığı çekler tarih sahnesinde daha geri planda kalmıştır. Zira Rothschild’ler
(son on yıl hariç) tam anlamıyla “perde arkasında” olmayı tercih etmişlerdir.
Rakovsky’nin bahsettiği Lipmann ailesinden
olan Walter Lipmann, ülkelerin iç ve dış politikasını belirleyen kısaca
kuklaları yöneten düşünce kuruluşlarından olan RIIA (Royal Institute of
International Affairs-günümüzde Chatham House) üyesidir ve asıl yöneticisi David
Rockefeller olan CFR (Council on Foreign Relations/Dış İlişkiler Konseyi)’nin
kuruluşunda önemli rol oynamıştır. Bu
düşünce kuruluşları, tıpkı ülkelerin geleceğine yön veren; finansörlerin, elitlerin,
hatta NSA,MI6 gibi istihbarat örgütlerinin direktörlerinin, kraliyet
mensuplarının, çeşitli ülkelerin başkanlarının katıldığı Bilderberg
toplantıları gibi genellikle 500’ler Konseyi’nden üye barındırır.
Neredeyse bütün ABD başkanlarının ve politikacılarının da
belirli bir derece akrabalıklarının olduğunu (hatta Clinton ve Donald Trump 19.
dereceden kuzendirler), özellikle İngiliz Kraliyetiyle olan akrabalıklarını
bilenler vardır. 13’ler Konseyi üyesi aile Putnam/Collins’lerin kuzen ailesi
Lowell/Lowle’lar da 500’ler konseyi üyeleri arasındadır. Percival Lowle’nin
neslinden gelenler arasında eski ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney
bulunmaktadır. Pilgrim üyesi Bundy ailesinden gelen McGeorge Bundy JFK ve
Lyndon Johnson’a ulusal güvenlik danışmanlığı yapmıştır. Yine 500’ler üyesi ve Rothschildler ile akraba
olan Sassoon, dönemin İngiltere Başbakanı Lloyd George’a Paris Barış Konferansı süresince
danışmanlık yapmıştır, Jerobeam
Rothschild da (George Mandell adı altında) Fransız Başbakan Clemancau’ya benzer
bir şekilde hizmet vermiştir.
Lance Collins, CFR’ın kıdemli üyelerinin David Rockefeller
tarafından seçildiklerini, ve bu kişilerin her konuda tam bilgi sahibi olduklarını
açıklamış, ayrıca Trilateral Commission’ın da CFR’ın iç konseyi olduğunu
belirtmiştir. Trilateral, globalist bir örgüt olup kurucuları arasında Marxist
görüşlere sahip Zbignew Brezezinski bulunmaktadır. ABD başkanlarına danışmanlık yapmış olan Z. Brezezinski’nin
bir konuşmasından:
“Teknetronik toplumlarda eğilim, iletişim tekniklerinin
duyguları manipüle etmek ve iradeyi kontrol etmek için kullanılması yönünde
gibi görünüyor. İnsanlar gittikçe manipüle edilebilir hale geliyorlar.
Biyokimyasal yollarla insanları kontrol etmek kolaylaşıyor. Geniş çaplı akıl
kontrolü için kimyasalların kullanılması seçeneği bulunuyor." ("In the technetronic society the trend
seems to be toward…effectively exploiting the latest communication techniques
to manipulate emotions and control reason.... Human beings become increasingly
manipulable and malleable ... the increasing availability of biochemical means
of human control ... the possibility of extensive chemical mind control....
")
Federal Reserve’in kurulmasında, savaşların finanse
edilmesinde, global hükümetin kurulmasında en büyük rolü oynayan ailelerden
biri olan Warburg’lardan, bir dönem CFR başkanı olan James Paul Warburg, ABD
Senatosu’nda şöyle bir açıklamada bulunmuştur:
“İstesek de istemesek de Dünya Hükümeti’ne sahip olacağız.
Tek sorun, Dünya Hükümeti’ne işgal ile mi yoksa anlaşma ile mi ulaşılacağıdır.” (“We shall have World Government, whether or not we like it.
The only question is whether World Government will be achieved by conquest or
consent.” (James P. Warburg, United States Senate, February 17, 1950)